Sayfalar

PS3

2007 yılında satışa sunulan ilk Uncharted oyunu, beklentilerin bir hayli ötesine geçerek, hem keyifli bir macera sunmayı başarmış, hem de teknik olarak PlayStation 3 konsolunu verimli kullanmıştı. Aradan geçen 2 yıl zarfında, kullanıcılar arasında efsaneleşen yapımın ikincisi beklendi. Naughty Dog firması tarafından yayınlanan görseller, fan'ların adeta iştahını kabarttı.

Zira Uncharted 2: Among Thieves epey gerçekçi görünüyordu. Nihayet birkaç gün önce oyun satışa sunuldu ve biz de vakit kaybetmeden serüvenin devamını masaya yatırdık. Artık Sony'nin kalelerinden biri olarak anılmaya başlanan Uncharted'ın başrol oyuncusu Nathan Drake, ikinci yapımda da görevinin başında. 720p destekli yapım, tıpkı ilki gibi son derece hareketli başlıyor. Drake's Fortune'u oynayanların hatırlayacağı üzere, serinin birincisi teknede start alıyordu ve aniden aksiyona giriyorduk. Uncharted 2: Among Thieves'de karlı dağların arasında, bir tren kazası sonucunda hayatta kalmaya çalışırken başlıyoruz. Macera İstanbul'a Taşındı Daha bu aşamada oynanıştaki farklılıklar göze çarpıyor. Artık Nathan Drake, Prince of Persia kahramanı olmuş. Atlıyor, zıplıyor, tırmanıyor...

Her türlü akrobatik hareketin üstesinden dilediği kez gelebiliyor. Üstelik bunları kan revan içinde yapıyoruz. Kısa süre sonra hikaye bizi İstanbul'a kadar götürüyor. Kahramanımız, eski bir meslektaşıyla beraber İstanbul'daki bir saraydan (Öyle bir saray yok İstanbul'da. Adeta Prince of Persia mekanları gibi olmuş) tarihi bir kandil çalmaya çalışıyor. Kandilin özelliği, ucunda hazine olan bir haritaya sahip olması. Dolayısıyla kahramanımız, vakit kaybetmeden arkadaşlarıyla beraber kandilin peşine düşüyor. İstanbul'da açıyoruz gözlerimizi. Denizden yanaşıyoruz ve kanalizasyondan saraya giriyoruz. İçeride Türk'den ziyade, birbirinin hemen hemen aynısı görünüşe sahip Kuzey Afrikalı güvenlik görevlileri var. Sizi gördüklerinde "Yakaladım onu" ya da arkadaşlarına haber vermek için "Yukarıda", "Aşağıda" gibi basit tümceler kuruyorlar. Türkçe Konuşmalar Görevlilerin yapay zekaları da ciddi birer soru işareti. Diplerine kadar gelip, zıplayıp hoplasanız dahi, sesinizi duymuyorlar. Ayrıca bakış açıları 90 derece ile sınırlı gibi. Zira yanlarındaysanız, sizi fark edemiyorlar. Hele bir de karşılarında, karanlık bir yerde eğilmiş duruyorsanız, daha da komik enstantanelerle karşılaşıyorsunuz. Bu kez, önündeki adamı algılamak için çevreye bakınıyorlar...

 Bu anlarda hızlı davranıp, düşmanınızı haklamanız gerekiyor. Başarılı dövüş sistemi sayesinde, rakiplerinizi tek hamlede yere yığabiliyorsunuz. Ancak bu ilk bölümlerde gizlilik esas. Eğer görevliler, telsizlerini çıkarıp "Onu yakaladık" derlerse, en son checkpoint noktasından devam ediyorsunuz. Kısa bir süre sonra kader ağlarını örüyor ve çok bilindik bir şey oluyor. Beraber kandili çaldığınız arkadaşınız, size ihanet ediyor. Siz de kısa süre sonra yakalanıyorsunuz ve hikaye 3 ay sonraya taşınıyor. Hapishanede onca zaman geçirmenize karşın, saç sakal maşallah yerinde duruyor. Bir değişiklik olmamış. Ardından ilk oyundan tanıdığımız bir karakter olan Sullivan gelip bizi çıkarıyor ve Marco Polo'nun hazinesinin peşine düştüğümüz asıl hikaye başlıyor. Parçalı bir kurguyu takip eden serüvende, önceleri olayların sonunda, yaralı Nathan Drake'i kontrol ederken, bir yandan da geçmişe dönüp, hikayenin başını aydınlatıyorduk. İlerledikçe geçmişteki görevler ön plana yerleşiyor. Aksiyon seviyesinin git gide yükseldiği yapımda, bir süre sonra yanımızda Sullivan ve Chloe ile ilerliyoruz. Hatta Co-Op seçeneği sayesinde, bu karakterleri de kontrol edebiliyoruz.

 Başarılı Görseller Uncharted 2: Among Thieves, daha satışa sunulmadan yayınlanan görselleriyle büyük beğeni toplamıştı. Naughty Dog Engine 2.0 ile geliştirilen yapım, ayrıca Havok fizik motorunu da kullanıyor. Bu sayede az da olsa objelerin parçalanması gibi efektlere rastlıyoruz. Ormanlık mekanlarda bulunun kutu ve benzeri objeler, ateş edildikçe ufak ufak kırılmaya başlıyor. İlk bölümlerde, genellikle karanlık olan mekanlarda görsel açıdan umduğumuzu bulamıyoruz. Hele ki saray bölümünde, çevredeki binaların modellemeleri bir hayli başarısız görünüyordu. Ayrıca gerçeğiyle birebir değil, aksine sadece benzetilmeye çalışılarak tasarlanan mekanlar, İstanbul'u pek iyi yansıtamıyor...

 Sonradan karşılaştığımız görevlerde ise, ormanlık araziler ve gün ışığıyla beraber Naughty Dog Engine 2.0'ın nimetleri görülmeye değerdi. Özellikle ana karakterlerin modellemeleri, gün ışığında son derece başarılı gözüküyor. Ancak PC kullanıcıları, bu görsellerden çok fazla etkilenmeyecektir. Zira PlayStation 3'ün standartları, yeni nesil ekran kartlarıyla uzun zaman önce aşıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder